AFGAD Başkanı Kars, “Demokrasi için basın özgür olmalı”

tarafından
968
AFGAD Başkanı Kars, “Demokrasi için basın özgür olmalı”
Bu haber 1.858 kez okundu.

 

Artvin Faal Gazeteciler Derneği(AFGAD) Başkanı Yaşar Kars, Artvin’de yerel basının konumu, basın emekçilerinin sorunları ve AFGAD’ın faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu.

AFGAD Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Kars, Artvin basınının geçmişi ve bugünü hakkındaki sorularımızı cevaplandırdı. Kars, gelişen teknolojinin yazılı basını olumsuz etkilediğini ancak artan maliyetlerden dolayı internet yayıncılığının avantajlı olacağına değindi.

Artvin’de gazeteciliğin 1960’lı yıllarda başladığını ve en güçlü dönemini 2005 yılından sonra yaşadığını kaydeden Kars, demokrasinin olması için basının da güçlü ve özgür olması gerektiğini söyledi.

Basın emekçilerinin yaşadığı sorunlara da değinen Kars, AFGAD olarak sahada çalışan gazetecilerin sesi olmak için çalışmalar yürüttüklerini belirtti.

Artvin Faal Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Kars, gazetemize vermiş olduğu özel röportajda sorularımızı cevaplandırdı.

Yıllarca bu sektörde yer almış biri olarak basının şu anki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Genel olarak şunu söyleyebilirim tamamen iki tarafa ayrılmış bir basın camiası var. Baktığımız zaman gerçekten halkın yanında görevini yapmaya çalışan bir taraf var bir de tamamen siyasete angaje olmuş, bu yönde tavır almış yayın anlayışı var. Çeşitlendirme açısından görsel medya, yazılı medya, interaktif medya bunlar tabii ki çok gelişti teknoloji çok gelişti, iletişim kanalları çok gelişti buna rağmen basın anlayışı, basının topluma katkısı boyutunda aynı gelişmeyi sağlamadı genel anlamda baktığımız zaman. İletişim kanalları çok gelişti. Her şeyi çok çabuk duyabiliyoruz, anlık habere ulaşılabiliyor bu hızlıca yayılabiliyor fotoğraflar alınabiliyor vs. Bu anlamda baktığımız zaman çok iyi durumdayız ama genel anlamda baktığımız zaman demokrasinin gereklerini yerine getirmesi bağlamında, demokrasinin sac ayaklarından bir tanesi bildiğiniz gibi basındır bunun gereğini yerine getirme bağlamında sağlıklı çalışmadığının, sağlıklı görevini yerine getirmediğini düşünüyorum.”

Sizce yerel basın Artvin’de gücünü koruyabildi mi, basın zayıf bir güç konumuna düştüyse bunun nedenlerini sıralar mısınız?

“Araştırmaların doğrultusunda düşüncelerimi paylaşırsam ben 2005-2006 yıllarında ticaretle uğraşıyordum. Yaptığımız iş turizm alanındaydı Bu anlamda turizmi destekleyici bir yayın çıkartmak için arkadaşlarla bir gazete çıkardım bu tamamen bir hobi formundaydı bu şekilde başladık. Bu işe başladıktan sonra tabii ki camia ile karşılaşıyorsun ilişkileriniz bu yönde gelişiyor, geçmişi araştırıyorsunuz arkadaşlarımız da vardı özellikle matbaa camiasından hem gazete çıkaran hem de matbaa işiyle uğraşan. 60’lı yılların başından itibaren Artvin’de yerel gazeteler var çıkmaya başlamış tarihsel süreç içerisinde baktığımız zaman etkili olduğu dönemler olmuş bu ihtilal dönemlerinde absorbe edildiği dönemler olmuş ancak baktığımız zaman bunun ivme kazandığı dönem özellikle 2005-2006 ve 2007’den sonra. O zaman 08 haber diye bir gazete kuruldu akabinde radyo performansı ile birlikte birleşti, internet yayınlarına başladı vesaire derken habercilikte rekabet oluştu Artvin’de. Rekabet oluşunca güçlenme dönemi oldu burada özellikle o dönem barajlardan dolayı Artvin çok mağdur olmuştu. Bu mağduriyetlerin giderilmesi noktasında basının çok faydası oldu. Ulaşım kanallarının Artvin’deki sorununun çözülmesi noktasında çok katkısı oldu ancak ondan önceki dönemleri ben ayırıyorum çünkü ondan önceki dönem daha çok ilana dönük çok fazla haber içerikli değil de matbaa sektöründe iş yapan insanların çıkardığı gazeteler vardı. Bunlar zaten ilana dönüktü belirli haber formatı oluyor onları yayınlamak durumundasınız. Valiliğin aslında vermiş olduğu haberleri yayınlayan bir grup vardı bu ilçelerde de böyleydi. Belirtmiş olduğum tarihten sonra özellikle internet kanallarının da gelişmesiyle Artvin’de bu yıllar itibariyle biraz hız kazandı akabinde Artvin Gazeteciler Derneği kuruldu bayağı bir güç kazandı. Ayrıca üst kuruluşa müracaat ettiler Artvin’e ulusal gazeteciler, bilinir gazeteciler gidip gelmeye başladı. Bu süreçte Artvin basını 2015-2016 yılına kadar bayağı bir şaşalı dönem yaşadık bu anlamda. Bu aşamadan sonra tabii ki ekonomik koşullar değişti sonrasında ilanların geri sarması birleşince şu anda Artvin yerel basını tüm Türkiye’de olduğu gibi interaktif yayın yani internet gazeteciliğinin de gelişmesi ile beraber ne yazık ki yerel gazetelerin birçoğu kapandı. Türkiye genelinde de böyle şu anda ortalama 800’lü sayılara düştü diye biliyorum. Bu rakam 2 binin çok üzerindeydi son birkaç yılda olan bir şey bu bu tabii ki Artvin’e de sirayet etti 6-7 gazete çıkarken şu an 2 gazeteye düştü onun da zor gittiğini biliyorum. Yeni basın yasası ile interaktif gazetelere de ilan hakkı doğunca şu an geleneksel yazılı basını ne yazık ki yerelde daha zor günler bekliyor önümüzdeki süreçte. Bu anlamda neler yapılabilir bunlar zaten paylaşacağız ama ileriye doğru ben internet yayıncılığının Artvin’e daha faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü artık geleneksel yayınlar yerelde de çok zor durumda artık prestij yayın olarak devam edebilir ama gerçekçi olmak gerekirse önümüzdeki süreçte zor günler bekliyor.”

Yerel basında çalışan basın emekçilerinin hakları çoğu kez görmezden geliniyor, emekçilerin haklarının korunması için ne tür faaliyetlerde bulunulmalı?

“Ben bunu basın emekçisi olarak ayırmıyorum çalışanların ülkemizde hakları genel olarak gasp edilmiş. Emekçi hakları olarak baktığımızda genel anlamda burada eksi bakiyedeyiz biz ülke olarak. Basın emekçilerine gelince basın tabii ki Bu mesleğin biz bunu hasbelkader yapmış olsak da bunun akademik tarafı var üniversiteyi bitirip bu mesleği atılmak isteyen gençler var yapmak isteyenler var ama onları bekleyen süreç düzenden yana olduğu sürece her şey yolunda düzene karşı olunca hangi yemekçi tarafından olursan ol zorluklarla karşı karşıyasın bu açık ve ben bunun kısa vadede düzeleceğine inanmıyorum çünkü yeterince toplumsal anlamda demokrasinin özümsendiğine ve yaşam tarzı olarak hayata geçirildiğine inanmıyorum. Ülkede göremiyoruz bunu dolayısıyla basın emekçilerinin haklarını da diğer emekçilerin haklarına da sirayet ediyor. Gönül ister ki bunlar düzelsin zaman zaman tedbirler alınıyor burada bir pozitif ayrımcılıktan söz etmek gerekirse yıpranma payları vesairedir var ama genel anlamda baktığımız zaman ne yazık ki hak edilen başta basın emekçiler olmak üzere hak edilen kazançlar hak edilen mesleki beklentiler bunların sağlandığını şu aşamada düşünmüyorum.”

AFGAD olarak basın emekçilerinin hangi durumlarında yanında oldunuz? Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

“Bunlar için biz AFGAD olarak şu farkındalığı yarattık veya yaratmaya çalıştık ; az önce de bahsettiğim gibi Artvin’de matbaacılık yapanların çıkarmış olduğu gazeteler vardı onlar dernek kurdu vesaire bizler dedik ki sahada çalışanlar var Bir de burada asıl söz sahibi bunlar biz onların derneğiyiz, bunlar örgütlenmeli bir duruş sergilemeli. Özellikle yandaş değil gerçekten toplumsal anlamda demokrasinin gereği olarak özellikle anayasamızın ilk 4 maddesi ile sarsılmaz bir şekilde bağlı ve bunu da duruşu ile ve eylemi ile gösteren bir yapı oluşturalım bunun için kuruldu aslında AFGAD. Artvin’de yeterince basın camiasında emekçi arkadaşlarımız yok Bu gelişme sürecinde de değil, gelişebilecek bir durumda görünmüyor. Biz istiyoruz ki gençleri biraz kazandıralım en azından bu duruşu sergileyen bir sivil toplum kuruluşu devam etsin bunun arzusundayız inşallah başarabiliriz. Herkesin işi gücü var ekonomik sıkıntıları var Bu ekonomik sıkıntı insanların boynuna o kadar büktü ki bu tipi işlere de zaman ayırmak çok zorlaştı bu tür toplumsal işleri ama önümüzdeki süreç için umudumuzu kaybetmeyelim diyorum ve arkadaşlarla bu tür şeyleri devam ettirmeye çalışıyoruz en azından mevzimizi koruyalım diye, şu anda yaptığımız iş bu.”

Son zamanlarda tartışmalı konu olan dezenformasyon ile mücadele yasası altında yapılan sansür hakkında değerlendirmede bulunabilir misiniz?

“Bu tabii ki geçtiğimiz aylarda çok gündem oldu, basın yasası dezenformasyon yasası aslında baktığımızda internet yayıncılığını içine alan bazı olması gereken birçok şey aslında bu yasa da var buradaki esas konu bir madde, ucu açık bir madde ve bu madde çok yoruma açık. Böyle olunca hukuk ve adalet sistemi Öyle bir hale geldi ki sokakta kimi çevirseniz adliye ile benim bir işim olmasın diyor böyle olunca bu güvensizlik yaratıyor bu yasanın ucunun açık olması. Toplumsal olarak özellikle sansür ile ilgili nelerin yayınlanıp nelerin yayınlanmayacağı ile ilgili hem toplumsal olarak hem de basın kuruluşları olarak bir oto kontrol sistemimiz de yok. Bunu yayınlasam topluma nasıl akseder, herkes reytingin peşinde haber bağlamında dolayısıyla böyle bir oto kontrolde bulunmayınca, sosyal medya kullanıcıları açısından interaktif medya kullanıcıları açısından da böyle. Bu yasa sosyal medya paylaşımlarını da kapsıyor insanların burada paylaştıklarına bakınca iyi niyetli veya kötü niyetli cümlelerini istediği şekilde ifade edemeyebilir bir insan veya söylemek istediği farklı bir şeydir. Farklı manalarda söylenebilir ve insanlar müeyyidelerle karşı karşıya kalabilir diye bunu biz önemsiyoruz. Tabii ki toplumsal olarak belli bir bilinç içerisinde olsak mahkemeler ve hukuk kendi sistematik içerisinde güven telkin etmiş olsa kimse buna bakmaz açıkçası ama şu anda kendisi bu. Burada bir endişe yaratacak boşluk var diğer türlü yasadaki şeyler çok karşı çıktığımız şeyler değil. Burada ilanlar falan vardı, basın ilan kurumu iyileştirmeler yaptı bunlar absorbe edildi konu bundan ibaret.” – Bülent Atasert