Artvin, HES ve madencilik projeleri ile adeta kuşatılmış durumda

tarafından
13
Artvin, HES ve madencilik projeleri ile adeta kuşatılmış durumda
Bu haber 22 kez okundu.

 

Artvin’in eşsiz doğası halk, madencilik ve HES projelerine karşı mücadelesini sürdürüyor.

Artvin’in doğası, bitki örtüsü ve yerel ekosistemi hidroelektrik santrallar, maden arama ve işletme faaliyetleri ile büyük bir tehdit altında. Bu projeler sadece doğal güzellikleri yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda bölgenin kültürel ve tarihi mirasını da riske atıyor.

Artvin halkı, doğa katliamlarına karşı mücadele etmeye devam ediyor ve bu mücadele, doğanın korunması ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşıyor.
Artvin, doğal güzellikleri, zengin biyolojik çeşitliliği, tarihi ve kültürel mirası ile Türkiye’nin nadir hazinelerinden biridir. Ancak bu eşsiz bölge, hidroelektrik santrallar (HES) ve maden arama faaliyetleriyle kuşatılmış durumda. TEMA Vakfı’nın hazırladığı rapor, Artvin’in doğasının ve yaşam alanlarının nasıl tahrip edildiğini gözler önüne seriyor.

TEMA Vakfı’nın raporuna göre, Artvin’in %71’i maden arama ve işletme ruhsatlarına sahip. Artvin, 521 parçaya bölünmüş durumda ve maden ruhsatlı alanlar tek tek ihale ediliyor. Bu durum, sadece doğayı değil, Artvin halkının yaşamını da olumsuz etkiliyor. Maden ruhsatları, yerel halkın yaşam alanlarını daraltıyor ve ekosistemi geri dönülmez şekilde tahrip ediyor.

Rize İdare Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyarak Cerrattepe’deki madencilik faaliyetleri için verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirme’ (ÇED) olumlu kararını iptal etti. Bu karar, Artvin halkı için büyük bir zafer olarak görülüyor. Cerrattepe’nin madencilik faaliyetlerinden korunması, doğanın ve yerel halkın haklarının savunulması adına önemli bir adım oldu. Ancak bu zafer, Artvin’in diğer bölgelerinde devam eden tehditleri ortadan kaldırmıyor.

Arhavi’de Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu Eti Bakır, 10 köyü ve 1930,92 hektarlık alanı kapsayan maden arama ihalesini 5 milyon TL karşılığında kazandı. Bu ihale, 2 bin 704 futbol sahası büyüklüğündeki ormanlık alanın madencilik faaliyetleri için kullanılmasını öngörüyor. Bu devasa alanın tahrip edilmesi, bölgenin ekosistemine ve yerel halkın yaşamına ciddi zararlar verecek.

Geçtiğimiz günlerde Arhavi halkı ve köy halkı, maden projelerine karşı tek yürek oldu. Yoğun katılımın olduğu etkinlikte, Arhavi halkı “Maden İstemiyoruz” diye ses yükseltti.

1999-2003 yıllarında Artvin Valiliği yapan Selahattin Akyurt’un sahibi olduğu Akyurt Enerji Üretim A.Ş. tarafından Artvin Şavşat’ta yapılmak istenen Hanlı HES Projesi, doğrudan 28 köyü etkileyecek. Danıştay 6. Dairesi, projeyi iptal etmiş olsa da, firma projeyi Hanlı Enerji’ye satarak yeniden gündeme getirdi. Hanlı Köyü’nde bilgilendirme toplantısı yapmak isteyen firma, köylülerin protestolarıyla karşılaştı. Köylüler, toplantıya katılmayarak projeyi durdurmayı başardı. Ancak, Danıştay’dan çıkan olumlu ÇED kararı, projenin yeniden başlayabileceğini gösteriyor. Firma, 5 Ağustos Pazartesi günü saat 14.00’de keşif yapacağını açıkladı.

Borçka’ya bağlı Çifteköprü köyündeki Cankurtaran mevkisinde yapılmak istenen mesire alanı projesi, köylülerin büyük tepkisini çekiyor. Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyeleri, turizm adı altında yapılan bu projenin aslında bölgenin maden ruhsatlandırılması için bir adım olduğunu belirtti. “Ormanlık alanda kati suretle turizm yapılmaz,” diyen köylüler, projenin doğayı tahrip edecek bir tuzak olduğunu ifade ediyor.

Resmi Gazete’de yayımlanan 8650 sayılı kararla Şavşat’a bağlı Yeniköy Mahallesi’nde orman sınırları dışına çıkarılan 9.638,08 metrekarelik alan, bölgedeki ormanların geleceği konusunda büyük soru işaretleri yaratıyor. Bu karar, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ek 16’ncı maddesi gereğince yürürlüğe girdi. Yeniköy Mahallesi’ndeki ormanlık alanın statüden çıkarılması, akıllarda soru işareti doğuruyor.

Artvin, HES ve madencilik projeleri ile adeta kuşatılmış durumda. Bu projeler, sadece doğayı ve ekosistemi yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda yerel halkın yaşam alanlarını da tahrip ediyor. Cerrattepe’de kazanılan zafer, umut verici olsa da, Artvin’in diğer bölgelerinde devam eden tehditler, halkın ve doğanın korunması adına daha çok mücadele edilmesi gerektiğini gösteriyor. Artvin halkı, doğalarını ve yaşam alanlarını korumak için direnişe devam ediyor. Doğanın ve yaşam alanlarının korunması, sadece Artvin için değil, tüm Türkiye için büyük önem taşıyor. – Tahsin Atasert