TMMOB Artvin  İl Temsilcisi Yavuz, “Yapılarda aksaklıkların var olduğunu ve acilen yeni düzenlemeler yapılması gerekli”

tarafından
235
TMMOB Artvin  İl Temsilcisi Yavuz, “Yapılarda aksaklıkların var olduğunu ve acilen yeni düzenlemeler yapılması gerekli”
Bu haber 465 kez okundu.

 

TMMOB Artvin İl Temsilcisi Hakan Yavuz yapı denetim sisteminde aksaklıkların olduğunu ve acilen yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti.

TMMOB Artvin İl Temsilcisi Hakan Yavuz, Artvin genelindeki basın mensuplarına yaptığı basın açıklamasında, Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu ve Artvin’in çevresinde yedi ve üzeri oluşacak depremlerde Artvin’in bazı bölgelerde heyelanları tetikleyebileceğini söyledi. 2011’de tüm Türkiye’nin yapı denetim sistemine geçtiğini ve 2011’den önce yapılan ve denetlenmeyen yapılarda risk testi yapılması gerektiğini söyleyen Yavuz, yapı denetim sisteminin adı değişmesi gerektiğini belirterek “Yapı denetimlerde yer bilimleri yok. Beni denetleyen hiç kimse yok. Ne belediye ne yapı denetim ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yasa yönetmeliklerinde niye aksaklık var diyoruz. Çünkü yapı denetimin adı yanlış. Senin yerin sağlam değilse yapı denetimini yapsan ne olur. Hepsi birbirine bağlı parametre” dedi.

Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu belirten Yavuz “İnsanlar imar planlarına göre, şehirlerin imar planları vardır. İmar planlarını kamu yaptırır. Bu yapılaşmaya göre insanlar evlerini yaparlar, kaç kat yapılacağı gibi. Şehir merkezleri ise belediye, köy yerleşim alanlarına özel idare bakar. Artvin için diyorum. Türkiye’nin her yeri deprem bölgesidir. Dolaşan yanlış bir kanı var. Artvin sağlamdır, burası kötüdür, burası iyidir gibi. Türkiye’nin her yeri deprem bölgesidir ama deprem üretme anlamında odak dediğimiz deprem üretilen odak anlamında Artvin olasılığı daha düşüktür. Erzincan, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bulunan şu anki mevcut olan deprem fayı üzerinde bulunan şehirler gibi odak nokta değildir tabii ki. Erzurum da, Artvin’in komşu ilçelerinde, Horasan’da, Oltu’da, Ardahan’da, Kars’ta tarihte altı ve üzeri oluşmuş depremler mevcuttur. Olma olasılığı vardır. Bizim jeofizikçilerin belli bir hesap metotları var ona göre dönüşüm periyodu deriz. Depremlerin yedi büyüklüğünde depremin yüz yılda bir olma olasılığı. Bunun bide ne kadar dönüşüm yüzde yedi büyüklüğündeki deprem kaç yüz yılda bir gelir gibi metotlar. Ölü faylarımız çoktur. Artvin ve civarında vardır. Deprem üretecek faylar değillerdir. Ama yakın yerlerde yaklaşık yüz kilometre yerlerde oluşabilecek depremler bizleri de etkiler” dedi.

Artvin çevresinde olacak yedi ve üzeri depremler Artvin’in bazı bölgelerde heyelanları da tetikleyeceğini belirten Yavuz “Mevsimsel duruma da bağlı tabii. Şu an mevsim itibari ile. Kar yağışı ve ardından gelen yağışlar, toprağın suya doyması, yamaçtan akmalar, kopmalar heyelanlar şeklinde tehlikeli durumlar oluşturabiliyor. Bunlar doğaldır. Tabii bu can tehlikeleri veya ölümlü kazalar olabiliyor. Buda ayrıca tartışılması gereken bir konu. Yol inşaatlarında ki hatalar, yol güzergâhlarındaki hatalar, jeolojimiz gereği, coğrafyamız gereği eğimin yüksek olması, yağışın çok olması, toprağın çok kısa sürede doyması gibi etkenler. Bir dünya etken sayabiliriz bu heyelanlara” ifadelerini kullandı.

Yaşanan felaketin en büyük sorumlusu imar affını çıkaranlar olduğunu belirten Yavuz “İnsanlar dere kenarında, heyelan alanı gibi yerlerde dediğim gibi bunların hepsi geniş bir konu aslında. Bu iş ciddiye alınması gerekiyor. Yapıları imara açan sonuçta halk değil mühendislik çalışması ile açılıyor. Bu konuda da sorunlarımız var, işte her yer imara açılır mı? Açılmaz. İnsanlara yer gösterip şurada yapılaşma yap. Yapıyorlar sonra sel olur ve geçen senelerde yaşadığımız sonuçlar oluyor. Proje üreten mühendis ve mimarlarımızın kalitesinden, bu işin uygulanması, bu işin denetimi şimdi çok yakın zamanda deprem oldu, bir dünya can ve mal kaybı yaşadı bu ülke. Gidiyorlar müteahhitleri tutukluyorlar, bu bir algı oluşturmadır başka hiçbir şey değil. Çünkü 2011’den tüm ülkede yapı denetim sistemine geçildi. Yapı denetim sistemi ne demek? Sen yapıyı yapıyorsun, bu yapıyı bir, ruhsata yedi proje üretiyor, ondan sonra yapı denetim projeyi denetler. Yapı denetimin iki birimi vardır. Bir proje denetleyicisi iki uygulama denetleyicisi. Sonra belediye buna onay verir ve müteahhit yapı yapabilirsin diye yapı ruhsatı verir. Yapı yapılmaya başladığı zaman çatıya kadar imalatını bitirene kadar yapı denetim onu denetler. Şimdi burada müteahhit nasıl suçlu? Burada yakalanacak biri varsa projeden tutunda yapı denetçisine, belediyenin imarcısına kadar hepsi sorumludur. En büyük sorumlu ise İmar Affı çıkaranlardır”  dedi.

Yapı denetim sisteminin iyi olduğunu ama aksaklıklarının olduğunu belirten Yavuz “2001’de 19 pilot ilde yapı denetim şirketleri kuruldu ve 2011’de de tüm Türkiye’de Yapı Denetim Sistemi’ne geçildi. 2011’den sonraki yapılar imalatına bağlı olarak diyorum 2011 yılı öncesine göre mühendislik anlamında iyi yapılardır. Ama 2012’den sonra iktidar, tamamen bir nebze iyileşen yönetmelikleri, uygulamaları 1999’dan öncesine döndürdü. Çünkü biz proje yapıyoruz ve kendi kendimize ben mühendisim ve bu projeyi yaptım diyerek idareye taahhütname veriyoruz. Öyle bir saçmalık olabilir mi? Şimdi bu gerçekleşen depremde yapı denetimi olan ve yıkılan binalarda yapı denetimi mi işini yapmadı, zeminci mi işini yapmadı, projeci mi işini yapmadı, Yoksa beton üretilen yer mi çok kalitesiz bir yerdi. Bunları sorgulamak gerekiyor. Yapı denetim 2011 yılından sonra 1999’a göre çok çok iyileşti ama çok aksaklıklar var mı? Hala daha var” ifadelerini kullandı.

Yapı denetimin adının değişmesi gerektiğini belirten Yavuz “Yapı denetimlerde yer bilimleri yok. Beni denetleyen hiç kimse yok. Ne belediye ne yapı denetim ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yasa yönetmeliklerinde niye aksaklık var diyoruz. Çünkü Yapı denetimin adı yanlış. Senin yerin sağlam değilse yapı denetimini yapsan ne olur. Hepsi birbirine bağlı parametre. Müteahhit yapıyı iyi yapmıştır, yapı denetim de işini iyi yapmıştır ama zemin kötü olduğu için bina yıkılabilir. Bu depremden sonra kesinlikle yapı denetimin adı dahi değişmeli. Yer bilimleri dâhil olmalı. Yapıyı denetleyelim ama yapıyı oturtturacağımız yer iyi değilse her şey havada kalıyor” dedi.

2011 yılından önce denetlenmeyen yapılara risk testi yapılması gerektiğini belirten Yavuz, “Ekonomi aslında her şeyin aslında bel kemiği. Ülkede imar affı niye çıkarılıyor? Vatandaş paradan kaçınmak için kendi kendine evi yapıyor, mühendislik hizmeti almıyor. Durum böyle olunca Borçka’da derenin ortasındaki ev imar affından yararlanıyor ve sonra sel geliyor evi götürüyor. Biz ‘Deprem fakirleri öldürür’ diye. Bizim MYO uygulama tekniklikleri var, Karot alma dediğimiz uygulamada binaya hasar verme olasılığı var. Kolondan karot alınır, zemin etüdü yapılır, binanın röntgenini çekmek gibi bir şey deriz ona eğer beton donatı sağlam değilse binanın yıkılması ya da duruma göre güçlendirilmesi karar verilir. Hasarsız yapı tespiti dediğimiz testler var. El radarı binayı baştan aşağı Vatandaş kendi başvurabilir. Betonun korozyona uğrayıp uğramadığını tespit ederiz. Eski binalarda yapınız var, biz zeminde ölçü alıyoruz, bina da ölçü alıyoruz, binanın bodrum katından, orta katından, çatı katından ölçü alıyoruz. Yapının periyodu ne? Zeminin periyodu ne? Karot alınarak beton dayanımını, zemin sınıfını tespit ederiz sonra statikçe arkadaşlarımız binanın deprem raporları hazırlar ve sonucuna göre sağlam mı değil mi ortaya çıkar” dedi

İnsanlar ev almadan önce yapının depreme dayanıklı mı değil mi öğrenmesi gerektiğini belirten Yavuz “Biz deprem ülkesindeyiz, bu durumla birlikte yaşayacağız. O yüzden bizim halkımızın yaşayışını buna göre şekillendirmesi gerekiyor. Ev alırken 3+1 mi? 2+1 mi? balkonu nerede gibi sorulardan önce zeminden mimarisine kadar bu binayı güvenilir insanlar mı üretti diye sorgulaması lazım. Bu bina uygulama denetiminden geçmiş mi diye sorgulaması lazım” şeklinde konuştu. – Bülent Atasert