Cankurtaran’a sahip çıkıyoruz

tarafından
52
Cankurtaran’a sahip çıkıyoruz
Bu haber 98 kez okundu.

Çifteköprü Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Adına başkan Gökhan Genç’in yaptığı basın açıklamasında; “Gün geçmiyor ki köyümüzde bir sorunla daha karşı karşıya kalmayalım. Baz istasyonları ile başlayan sorunlarımız; ormanların katledilmesi ve Cankurtaran Tüneli inşaatı ile devam etmişti. Tünel çalışmalarında yaşanan patlatmalar nedeniyle çatlaklar meydana gelmiş, evlerde çatlaklar oluşmuştu. Bunların sonucunda sularımız azaldı. Yetmemiş gibi tünel atıklarını köyümüzün en güzel yerine döktüler. Çocukken top oynadığımız, çocuklarımızın kullanacağı alana moloz döktüler. Piknik yapılabilen, adeta köyün güvenlikli oyun parkı diyebildiğimiz, böyle güzel bir alanı geleceğe taşıyamamış olduk. Yok ettiler. Tepki gösterenlerimiz oldu ancak yeterli olmadı. Bununla yetindiler mi? Tabi ki hayır.

Moloz döküp molozdan tepe inşaa etmeleri yetmiyormuş gibi geceleri çöp arabalarıyla gizli gizli çöp dökerek, çöp atık yeri yapmayı bile denemişlerdi. Yine köylülerin müdahalesi ile bu süreç durduruldu. Yetmedi. Bitmediler.

Taşını Vermedik Toprağını Koruyacağız

Üç taşocağı birden projelendirmişlerdi. İmza toplamış ve dava açmıştık hepsini durdurduk. Ancak o dönem Cankurtaran’a taşocağı açmak için ruhsat başvurusu yapan ; Reşit ve Bünyamin Merttürk projede ısrarcı olup, iptal ettğimiz projeyi yeniden ruhsatlandırmak istediler. Biz bu projeye karşı da mücadele vermiştik. “Taş ocağı olmazsa otel yapalım” demişlerdi, kabul etmemiştik. Pandemi dönemi sokağa çıkmak zorunda kaldık. Yürüyüş gerçekleştirdik, cezalar aldık. Yine de cankurtaranı vermedik.

Bugün Yunus MERTTÜRK isimli Kocaeli merkezli iş insanı her ne hikmetse taşocağı için verilmek istenilen alanda turizm kompleksi yapmak istemektedir. Biz taşocağına karşı çıkarken hain ilan edenler, yatırımı engelliyor diyenler, taşocağı yapmak isteyenler; bugün turizm diye tutturuyor. Üstelik Turizm ile Oman İl Müdürlükleri yapılsın demiş Artvin Valiliği onay vermişti. Bu iki yüzlü bir davranıştır. Şirketlerin Cankurtaran’a karşı planları alçakça bir plandır. O dönem sussaydık, bugün burada iş makinaları olacaktı. Bu gördüğünüz güzellikler olmayacaktı.

Kurumlar Anlamsız Aslonan Paradır

Artvin Orman Bölge Müdürlüğü adeta ormanları yok etmek için varlık gösteriyor. Borçka Orman İşletme Müdürlüğü hemen hemen her köye işletme şefliği kurmuş. Bu şeflikler her yıl belli miktarda ağaç kesmekle yükümlü hale getirildiler. Biz işte böyle bir kurumla muhatabız. Ağaca para gözüyle bakan bir anlayış var. Kooperatiflerin de bu anlayışla hareket etmesini istiyorlar. Kooperatif olarak üretime dayalı toplumsal projeler hayal ederken, biz orman kesiminde adeta aracı kurum halindeyiz.

Her Turizm Faaliyeti Çevreci Değildir

Turizm konusunda bir dayatma var.Bize “Taşocağı olsa daha mı iyi olacak?” deniliyor. Bunu demek ölümü gösterip sıtmaya razı etmek demektir. Evet taşocağı daha büyük bir yıkımdır ancak açgözlü turizm de hastalıktır. Asla Cankurtaran’ı turizm çöplüğüne çevirmeyeceğiz. Ormanlık alana kurulması planlanan bu projeyi de çöpe atacağız

“Yunus Merttürk köylümüzdür, iyi insandır”

“Köye yatırım yapılıyor, geleceğimiz kurtulacak”

Bu söylemlerle projeyi savunuyorlar. Belirtmek isteriz ki bir takım menfaat çevreleri de bu cümleleri yaygınlaştırmaktadır. Bu menfaatçileri, bu projenin ardında ki gizli elleri ispatıyla tespit etmemiz durumunda kamuoyu ile paylaşacağız.

Turizmi tamamen çevreci gören bakış açısı üzülerek belirtmeliyiz ki toplumumuzda hakim fikir halinde. Her turizm faaliyeti çevreci olmadığı gibi her turizmci de iyi niyetli olmayabilir. Özellikle günümüzde turizm kontrolden çıktığında hem sosyal hem kültürel hem de çevresel felakete neden oluyor. Bugün bunun örneklerini Uzungöl’de, Ayder’de gördük. Yakın zamanda da Karagöl’de göreceğiz. Sadece cebimizi düşünürsek doğamızdan çok şey kaybedeceğiz. Çocuklarımıza sağlıklı ve mutlu yaşayacakları bir doğa bırakmak istiyoruz. İşte bugün köyümüzü kalkındırmak için bu projeyi sahiplenenler aslında köyümüzün sonunu hazırlıyor

Bu proje bizim için yok hükmündedir

Bu ihale hazırlık aşamasında bile şaibeli hale gelmiştir. İhalenin proje müdürüyle ihaleyi alan Yunus Merttürk’ün ihaleden birkaç gün önce bir araya gelmesi, ne anlama gelmektedir.biz konuyu ilgili kurumlara ilettik, ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulunacağız.

İhale yapıldı yapacak bir şey yok deniliyor. kabul etmiyoruz. Biz projeye girmek isteyenlere bu projeye girmemeleri gerektiğini belirtmiştik ve bu konuda bizim ne kadar duyarlı olduğumuzu gören iş insanları ihaleye girmekten vazgeçti. Ancak bilgi sahibi olmasına rağmen Yunus MERTTÜRK irademizi yok saymıştır. Köy muhtarını, köy kooperatifini yok sayan paranın ve siyasetin gücüyle herşeyi yaptıracağına inanan bu anlayışı reddediyoruz. Bizzat Yunus Merttürk tarafından ‘devletle’ uğraşırsınız tehdidi ile karşı karşıya bırakıldık. Korktuğumuzdan değil, biz neyle karşı karşıya kalacağımızı biliyoruz. Cerattepe’de veya ülkenin dört bir yanında doğasını korumaya çalışanlara neler olduğunu biliyoruz. Devletin kolluk gücü hakkında emir erleriymiş gibi konuşmaları, bize sopa göstermeleri kabul edilemez.

Bu proje hayata geçtiğinde, beklenen turist geldiğinde kullanılacak içme suları nerelerden temin edilecek. Köyde hali hazırda ek içme suyu kaynağı arayışı varken, sularımızı böyle bir projeyle paylaşmaya hazır değiliz. Cankurtaran’ı Cankurtaran yapan doğallık bozulacak ve 17 hektar orman çöplük olacak. köylünün bölgeye dair tasarruf hakkı kalmayacak. Rant yaratacak bir proje. Zamanla para kazandıkça daha çok ormanlık alandan yer istenecek. Böylesi rant köyde sosyal sorun haline gelecek. Bu projeden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Arazi satışları başlayacak. Sadece Cankurtaran’da değil köyde de aşırı yapılaşma yaşanacak. Rant demografik yapıyı bile değiştirecek. Bugün bu projeyi duyanlar ‘güzel birşey bu yatırıma ihtiyaç var’ diyor. Peki bizim huzurumuz ne olacak. Şehir hayatından kaçıp köyde nefes alırken, köyü şehir haline getirecekler. Biz köyümüzün şehirleşmesini, Ayder’e benzemesini istemiyoruz.

Bu proje huzurumuzu kaçırdı.

Bugün bizleri karşılarına alanlar şunu bilmelidir ki gidecek başka yerimiz yok. Yarın yüz yüze bakacağız. Bugün bir uçakla köye gelenler aynı uçakla geri gidecekler. Onlara bir şey olmayacak. Onlar canları sıkılınca kahvaltı için kıta değiştirecek güçteler. Biz yine aynı derede balık tutacak, aynı vadinin suyunu içeceğiz. Cenazelerimizi birlikte defnedip birlikte düğünlerimizde eğleneceğiz. Dün zor günümüzde yanımızda olmayanlar bugün turizm kompleksi için köyden çıkmıyor.

Destekleyenler ve desteklemeyenler diye ayrıştırıyorlar. Kargaşadan ve uçlaştırmadan besleniyorlar. Günlerdir lobi faaliyeti yapıyorlar. Masalar kuruluyor, yemekler yeniyor o maslarda hayaller satılıyor. Bizim lüks masa kuracak gücümüz yok, belki ondandır masamıza teşrif etmeyenler bizi dinlemeyenler “turizm elçisinin” sofrasında yer aldı. Bu kentin milletvekilinin de bizi dinlemesini beklerdik.

Uyarıyoruz

Topraklarımıza sahip çıkmak en doğal hakkımızdır. Kimse bu nedenle bizi yargılayamaz

Onlar güçlü sermayeleri ile üzerimize gelecekler, yaşanacakları biliyoruz ancak bize yaşatılacak olanlara er ya da geç misli ile karşılık vereceğimizi burdan ilan ediyoruz.

Cankurtaran’da bir kişinin burnu kanadığında, biz biliriz ki bunun sebebi şirkettir ve şirketten nemalanmak isteyen destekçileridir! Belki şirket sahipleri çekip giderler ardında bıraktıkları bunun bedelini ağır öder. Dostumuzu da düşmanımızı da not ediyoruz. Bu topraklar bize emanettir. Emanete hıyanet etmeyecek, çocuklarımıza bu güzellikleri aktaracak, onlara güzel bir CANKURTARAN emanet edeceğiz” diyerek basın açıklamasını sonlandırdılar. – Haber Kaynağı: Turgut Topal