Artvin’de 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. Yıl Dönümü Coşkuyla Kutlandı

tarafından
142
Artvin’de 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. Yıl Dönümü Coşkuyla Kutlandı
Bu haber 278 kez okundu.

Artvin’de 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümü coşkuyla kutlandı.

Artvin Valiliği önündeki 15 Temmuz Milli İrade Meydanı’nda gerçekleştirilen kutlamalar, Atatürk Anıtı’na çelenk konulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Daha sonra makamına geçen Artvin Valisi Cengiz Ünsal, AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur Bayraktutan, Garnizon Komutanı P. Alb. Ali Osman Tokat, Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin ile birlikte tebrikatları kabul etti.

Törene; Artvin Valisi Cengiz Ünsal, AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur Bayraktutan, Garnizon Komutanı Piyade Albay Ali Osman Tokat, Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin’in yanı sıra İl Protokolü, Siyasi Parti Temsilcileri, Şehit Aileleri, Gaziler ve vatandaşlar katıldı.

Vali Cengiz Ünsal ve protokol üyelerinin vatandaşları selamlamasıyla devam eden programda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı okundu.

Ardından konuşma gerçekleştiren Piyade Teğmen Yasin Parlak, şunları söyledi;  “Bugün Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922′ de kazandığımız Büyük Zafer’ in 101′ inci yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.

Asıl Türk milleti, kahraman Türk ordusuyla birlikte, varlığına ve vatanına kastedenlere karşı, 101 yıl önce bugün, kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretle, yeniden dirilerek topyekûn bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine az rastlanır bir zafer kazanmıştır. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir.

1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletlerarasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda birinci dünya savaşı çıkmış, müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros mütarekesi imzalanmıştır. Anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır. Kuvvetleri karşısında Türk zaferin her safhası, tek tek işgal güçleri, girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza ve çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda, Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak “ya istiklâl, ya ölüm!” parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır.

Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi, son neferine kadar düşmanı, güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklâli uğruna, kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’ nın Başkomutanlığı altında, Türk Kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taaruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başarmıştır. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek, 30 ağustos a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekâtıyla 09 Eylül’ de düşman İzmir de denize döküldü.

Dünya tarihçileri büyük Taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. “Türkler, Mohaç Meydan Muharebesinden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar.” bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir”

“SİLAHLI KUVVETLER GÜNÜ” OLARAK ARMAĞAN EDİLMİŞTİR”

Askeri açıdan bir diğer önemli hususun da günün şartlarında bir ordunun, 10 günde 500 km’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesi olduğunu ifade eden Parlak, “30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’ in ikinci dönümünde Dumlupınar’ın Çal tepesinde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “…Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.” “harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarında ki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudretleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır” diye konuştu.

İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekûn bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu, bu meydandan da ulu önderinin liderliğinde, alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlenmektedir. Bu zaferle, Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askerleriyle değil, milletiyle topyekun olarak savaştıkları bir kere daha ispatlamıştır.
30 Ağustos Zaferi, Türk ordusuna “Silahlı Kuvvetler Günü” olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır.

Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsız esasına dayanan Atatürk ilkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte De Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta ulu önder Atatürk olmak gazilerimizi rahmetle eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerine yer verdi.
Tören, öğrencilerin şiir okuması ve halkoyunları gösterisinin ardından resmi geçişle son buldu. – Tahsin Atasert